17 Nisan 2013 21:19 | 2902 kez okundu
KÖY ENSTİTÜLERİ BİZİM EĞİTİM PROJEMİZDİR.
Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940’ta kurulmuştur. Ancak mezunları ve bu eğitim kurumlarının değerini bilenler her yıl olduğu gibi bu yılda 73,kuruluş yıl dönümünde bir araya geldiler. Onların bu mücadelesi gelecek nesillere bir mesaj niteliğindedir.
Köy Enstitülerini bu derece de unutulmaz yapan onun üretken eğitim modelidir.’ Cumhuriyeti kuran çağdaş aydın kadrolar, eğitimin ve kalkınmanın, öncelikle ‘Köylü milletin efendisidir.’ anlayışı ile köylerden başlaması gerektiği fikrini benimsemişlerdir. Cehalete karşı açılan savaşta zeki köy çocuklarının eğitilmesi önemli bir yer tutmuştur.
Köy Enstitülerinde öğrencilere bilgi vermek yerine bilgiye nasıl ulaşabilecekleri ve ulaştıkları bilgileri nasıl kullanacakları öğretilirdi.”İş içinde, iş aracılığıyla, iş amaçlı eğitim” eğitim sürecinin içindedir. Köy Enstitüsü davası halkı ilköğretimden geçirme davası değil, insani değerleri geliştirme ve bir ulus olma davası idi. Bu okullar şehirlerimiz ile köylerimiz arasındaki uçurumların üzerine atılmış köprülerdi.
Köy Enstitüleriyle birlikte aydınlanma yurdun her yanına taşınmıştır. Yoksul ve cahil olan köy halkı cumhuriyet devrimleriyle Köy Enstitüleri sayesinde tanışmıştır.
Hasan Ali Yücel’in ‘Bu bizimdir, kimseden almadık; bizden alsınlar.’ diyerek milli ve özgün bir proje olduğuna işaret ettiği Köy Enstitüleri, pek çok yabancı bilim adamının da dikkatini çekmiş, akademik çalışmalara konu olmuştur. UNESCO da bu modeli gelişmekte olan ülkelere tavsiye etmiştir.
Yüzyıllardır horlanmış köy çocuklarından yazarlar, şairler, müzisyenler, bilim adamları çıkmaya başlamıştı. Anadolu uyanıyordu. Köy Enstitüleri’nden yetişenlerin yaktıkları çoban ateşleri Anadolu’yu aydınlatmaya başlamıştı. Anadolu uyandıkça, karanlıktan, cehaletten beslenenler, yüzyıllardır Anadolu insanını sömürenler, bu uyanışın kendi saltanatlarını yok edeceğini anlayınca Köy Enstitüleri’ni karalama ve itibarsızlaştırma girişimlerine başladı. Demokrat parti ile başlayan karşı devrim süreci,1954’te Köy Enstitülerinin kapatılması kararını almıştır.
Bugün milyonlarca öğrenci nitelikli eğitime ulaşamıyorsa, yüz binlerce lise mezunu üniversite kapısında yığılmış ise anne ve babaların cebinden milyonlarca lira alınıp dershanelere aktarılıyorsa, sokakta mesleksiz ve işsiz gençlerimiz dolaşıyorsa bunun sorumluları Köy Enstitüleri’ni kapatan siyasi anlayışlardır. Ne yazık ki, o siyasi anlayışın uzantıları bugün de işbaşındadırlar. 4+4+4 eğitim sistemi ile Cumhuriyet’in temeli olan “Öğretim Birliği” parçalanmış, laik, bilimsel, parasız ve ulusal eğitim yok edilmiş, okullarımız medreseye döndürülmüştür. Yoksul halk çocuklarını medrese eğitimi ile “itaatkar”, “biat eden” kullar haline getirmeye çalışmaktadırlar. Yurttaşlık temeli üzerindeki uluslaşma süreci, bugün “akil insanlar” aracılığı ile parçalanmaya, etnik ve mezhepsel temelde bölünmeye çalışılmaktadır.
Eğitim-İş olarak amacımız; Köy Enstitülerinin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmektir.
Rüstem KARA
Eğitim-İş Samsun Şube Başkanı