24 Ocak 2013 09:36 | 2641 kez okundu
Gazetecilerin, araştırmacı yazarların, bilim insanlarının hedef olarak seçildiği bir ülkede bilinmelidir ki; demokrasinin ve insanca yaşamanın koşulları yok edilmektedir.
24 Ocak 1993 tarihinde bundan tam 20 yıl önce alçakça bir saldırı ile katledilen, devrimin, bağımsızlığın, demokrasinin, laikliğin ve özgürlüğün, kısacası aydınlanmanın cesur kalemi, araştırmacı yazar Uğur Mumcu'yu bir kez daha özlem ve saygıyla anıyoruz. Bu yiğit kalemi halkımız unutmamıştır, unutmayacaktır.
Uğur Mumcu, gericiliğin, tutuculuğun, sömürünün, yolsuzluğun ve cinayetlerin üstüne gitmiştir. Terörün sadece Türkiye'ye özgü bir olgu olmadığını, uluslararası boyutu olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Mumcu ile birlikte öldürülen, yığınların düşüncesiydi, özlemleri ve umutlarıydı. O nedenle Mumcu ve onun gibi düşünen aydınlarımız unutulmamıştır. Bilimin, demokrasinin, insan haklarının yok edilmeye çalışıldığı bu coğrafyada; Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy gibi bilim adamları, gazeteciler, yazarlarımız asla unutulmayacaktır.
Uğur Mumcu’ya göre: ' Temelinde bağımsızlık harcı yatan Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarında teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki, yer altı zenginliklerimiz, çokuluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki, petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki, ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki, ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.’Uğur Mumcu’yu, katledilişinin 20. yılında saygıyla anıyoruz.
Gazetecilerin, araştırmacı yazarların, bilim insanlarının hedef olarak seçildiği bir ülkede bilinmelidir ki; demokrasinin ve insanca yaşamanın koşulları yok edilmektedir.