03 Haziran 2014 21:21 | 2569 kez okundu
Devrimci ruhunu şiirlerine yansıtan, inandığı değerler uğruna yıllarca sürgün ve hapis hayatı yaşayan bir dünya şairi Nazım Hikmet; şiirleriyle Anadolu insanının acısını, hüznünü, coşkusunu arı Türkçesi ile anlatan, hayatı boyunca ezilenlerin yanında yer alan ve onlarla omuz omuza mücadele eden bir usta şair Ahmed Arif; aynı değerler uğruna mücadele etmiş yoksulun, işçinin, emekçinin haklarını hikayeleriyle dile getiren usta yazarımız Orhan Kemal’i ölüm yıl dönümlerinde saygıyla anıyoruz.
Nazım Hikmet, yaşamı boyunca sanatı ile toplumsal mücadeleyi birleştirmiş, memleket hasretini, memleket sevdasını yüreğinin derinliklerinde duyan devrimci bir ozandı. Nazım’ın dizeleri, Bursa’da havlucu Recep’in dokumasında emek, Bayburtlu Zihni’nin gözlerinde umut, Nurettin Eşfak’ın mavzerinde direniş, Akşehir yolundaki kağnıların tekerlek gıcırtılarında zafere inanç oldu. O’nun dizeleri, Bursa ve Çankırı mahpushane duvarlarını yerle yeksan ederek, Ulucanlar darağacında Denizlere onur, cellatlara tokat oldu. O, Karadeniz’de silah taşıyan takanın kaptanı, Kömürtepe’de bayrak, Ege’de pamuk, Bitlis’te tütün, İspanya’da tankların önünde direnişçi, Habeşistan’da faşizme karşı savaşanlara katık, Hiroşima ve Nagazaki’de çocuklara şeker oldu.
O hep şiirler yazdı ve tepeden tırnağa insandı. Memleket hasretiyle yanıyordu dünya şairinin yüreği. Hapislerde, sürgünlerde, kavga ve hasretle geçen ömrü, 51 yıl önce 3 Haziran 1963’te çok sevdiği ülkesinden uzakta son buldu.
O’nun izinden giden Ahmed Arif ise, her türlü gericiliğe karşı çıkmış, insana ve genel anlamda halka yönelik saldırılara, sömürüye hep karşı olmuş ve bu duruşunu hiçbir zaman bozmamış, yılmaz, yiğit bir kavgacıydı. Halkın yaralarından doğmuş olan mısralarını oluşturan sözcükler tekrar halkın yaralarını sarmak için ona döner. Ahmed Arif'in şiirini kurarken gıdasını aldığı kaynak “halkın bitip tükenmek bilmeyen toprağı”ndan başkası değildi.
Çalışan fakirlerin yazarı olarak nitelenen Orhan Kemal, emeği anlatmış, ama kendi emeğinin değeri bilinmemiş toplumcu bir yazar, hayatının son günlerine kadar çalışmış, üretmiş; roman, hikâye, senaryo ve oyun alanlarında onlarca esere imza atmış bir kalem emekçisiydi. Orhan Kemal'in ruhu, bugün yalnızca onlarca roman ve yüzlerce öyküyle değil, yazarın yapıtlarında defalarca irdelediği haksızlık ve ayrımcılık gibi sorunlara karşı yürütülen canlı mücadeleyle de aramızda dolaşıyor.
Hasan Hüseyin Korkmazgil’in deyimiyle, onlar, “bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta”. Rahat uyuyun büyük ustalar. Sizlerin aydınlığını karartamayacaklar; ışığınız ışığımız olacaktır.