23 Nisan 2014 12:21 | 2374 kez okundu
Bugün ulusal egemenliğimizin, demokrasi ve bağımsızlık mücadelemizin 94. yılını büyük bir heyecan ve coşkuyla kutluyoruz. Çünkü biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurduğumuz TBMM ile savaş koşullarında bile ulusal egemenliği ve demokrasiyi yaşatabilen bir ulusuz.
TBMM, Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında top seslerinin yankılandığı, ateş, kan ve barut kokularının sardığı bir ortamda kurulmuştur. Ulusumuzun kaderini tayin eden bütün kararlar, bu mecliste tartışılarak alınmıştır. Ulusal egemenlik, varlığını burada göstermiş; insan onuruna en uygun yönetim biçimi olan demokrasi, gücünü halktan alan TBMM sayesinde yaşam bulmuştur.
Çağdaş demokrasilerde rejimin temelini oluşturan yasama-yürütme-yargıdan oluşan kuvvetler ayrılığı ilkesi, maalesef AKP iktidarı döneminde yok edilmiştir. TBMM büyük yara almıştır. Tarikat-cemaat-siyaset ilişkisinde biat kültürüyle yetişen AKP yöneticileri, bir taraftan demokrasi havarisi kesilirken, diğer taraftan da tek parti iktidarı ve başkanlık sistemiyle padişahlık rejimine özlem duymaktadırlar. Tamamıyla yolsuzluk batağına saplanmış, hukuk tanımaz, baskıcı AKP iktidarı, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü ve demokrasimizi taçlandıran, aydınlanma devrimimiz Cumhuriyet’in kazanımlarını yok etmek için her türlü çabayı göstermektedir.
Cumhuriyetin temel nitelikleri tartışmaya açılmakta; üniter devlet yapısı hedef alınmakta; terör örgütüne özerklik sözü verilmekte; başta Öğretim Birliği ilkesi olmak üzere devrim yasaları çiğnenmekte; Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda oluşturulan çağdaş bilim ve eğitim hedefi terk edilmekte; Türkiye, bir karanlığa doğru sürüklenmektedir.
Emperyalist güçler, bugün taşeron terör örgütleriyle ülkemizi bölmeye çalışmaktadır. Emperyalizmin bir dediğini iki etmeyen siyasi iktidar ise ülkeyi bölmeye çalışan terör örgütüyle müzakere masasına oturmakta, mutabakatlar imzalanmaktadır. Ülkemiz, başta Ortadoğu olmak üzere her taraftan ateş çemberiyle kuşatılmıştır. Komşularımızla sıfır sorun diye yola çıkan siyasal iktidar, emperyalist güçler ve onların dünyayı paylaşma hırslarının taşeronluğunu yaparak ülkemizi savaşın eşiğine getirmiştir. Ulusal Kurtuluş Savaşı’yla emperyalizme diz çöktürmüş olan bu topraklar emperyalizmin üssüne dönüştürülmüştür. Bugün özgürlüğümüz ve bağımsızlığımız, birlik ve bütünlüğümüz tehdit altındadır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük devrimim” dediği laik Türkiye Cumhuriyeti’ne içten ve dıştan yönelebilecek tehditlere karşı, bugün her zamankinden daha dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. İçten ve dıştan gelen gerici, bölücü ve yıkıcı tehlikelere karşı Ulusumuz, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlik ve beraberlik içinde olacaktır.
Eğitim-İş, tam bağımsızlık ve ulus egemenliğine dayanan; laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, üniter devlet yapısı içinde korumaya ve sonsuza kadar yaşatmaya kararlıdır.
Atatürk’ün ve onun kurduğu Cumhuriyetin eğitim çalışanları olarak biz her türlü tehlikenin farkındayız. Yetiştirdiğimiz Türk gençliğini de bu konuda uyanık tutmak asli görevlerimizden biridir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Bu duygular ve düşüncelerle aydınlık geleceğimizin güneşi ve güvencesi çocuklarımız başta olmak üzere, tüm ulusumuzun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz. Barış ve kardeşlik içinde yaşanacak bir gelecek diliyoruz.